Skip to main content

Invitation to Hell (1982)

Yönetmen: Michael J. Murphy
Vhs kapağına aldanıp, internet üzerinden hiçbir zahmet çekmeden izlediğim ama bunca kolaylığa rağmen eleştirdiğim bu film beni herhangi bir düşünceye itmedi. Hafif ürkütücü ve sade bir görsel barındıran kapağı gördüğümde belki, BELKİ, oldukça karanlık ve dehşete düşürebilecek bir film olduğunu sanmıştım ama daha ilk sahnenin ardından yanıldığımı anladım. Kameranın, kamera kullanımı adına yalnızca aleti açıp kapatmayı bildiğine emin olduğum filmin sadece 40 küsur dakika sürmesi acımı biraz olsun hafifletti. Filmden ziyade uzun bir reklam izliyormuş gibi hissettim. Filmin müzikleri güzeldi ama hakkını yemeyeyim. 

Film, şeytana kurban edilecek bakire bir kızın nasıl kurban edilemediğini anlatıyor, istenilse 5-6 dakikada dahi bitirilebilecek olan filmi yönetmen uzatabildiği kadar uzatmış.
Filmin barındırdığı oyunculuğun nasıl bir şey olacağını az çok tahmin etmiştim ama bu filmde oyunculuğun tuhaflığın bir nedenine sanırım yönetmenin gerçek hayatta herhangi bir duyguya sahip olmaması, öyle ki ana karakter satanik ritüelde uyuşturucu ile bayıltıp bir sonraki gün aynı evde uyandığında vücudunda çeşitli yara izleri görür ama sanki her yeni güne başladığında kendisini yeni yara izleri karşılıyormuş gibi hiçbir tepki vermez, evdekilere vücudundaki yaraları bakkala adres sorar gibi sorduktan sonra istediği cevabı alamayınca hadi ben gidiyorum deyip gitmeye kalkar, gayet sakin arabasına atlar, korku filmi olduğu için araba az biraz gidip durur, karakter arabadan inerken takılır düşer, hiçbir tepki, korku belirtisi, endişe… Hiçbir şey göremeyiz, sonra da eve geri döner. Bir diğer karakter ise yaba ile öldürüleceğini yaba ile öldürüldükten sonra farkına varmaktadır. Ana karakterin seviştiği adam, sevişme esnasında öldürülünce ana karakter duruma az da olsa tepkisini gösterip nereyse yarım dakika boyunca bağırıyor fakat seviştiği her adam sevişmenin ortasında gırtlağından bıçaklanıyormuş gibi sakinliyor ve camdan, cesedin katil tarafından taşınmasını gönül rahatlığı ile izlemeye başlıyor. Karakterler için gerçek insan değil de kuklalar veya androidler kullanılmış olsaydı farkı anlayabilmek imkânsız olurdu.

Filmin sonuna kadar katilin bahçıvan olduğunu düşünüyoruz ama filmin sonunda bahçıvanın aslında şeytan tarafından kontrol edildiğini anlıyoruz. Vhs kapağında görüp etkilendiğim tipin şeytan olduğu filmin sonunda anladım, şeytan film boyunca bir diğer bahçıvanın bedeninde yaşıyormuş, ara sıra bu diğer bahçıvanın sesinin değişip, gözlerinde de kırmızı lazerlerimsi parlamalar görünce bir numara döndüğünü anlamıştım ama bozuntuya vermemiştim. Bu iki bahçıvan güreşiyorlar ve şeytan güreşi kaybediyor, tam oh be bitti şükür demişken şeytan kendi formunda gelip onu döven bahçıvanı İsa’nın çarmıha gerilme sahnesindeki gibi duvara çiviliyor, duvarın erotik dergilerden kesilmiş fotoğraflarla kaplı olması güzel bir ayrıntı olmuş. Duvara çivilediği bahçıvanın kalbini yerinden çıkardıktan sonra, bahçıvan, filme yakışır bir şekilde kalpsiz bir müddet daha yaşayarak öldüğüne karar kıldıktan sonra bağırarak can veriyor (not: bu ölen bahçıvan filmde dilsiz). 
Ana karakter satanik ayinde kullanılan kitabın dilini anında söküyor ve okuduğunda şeytan ölüyor ardından kitabı göle atınca şeytan geri gelip ana karakteri öldürüyor ve bunca aksiyonsuzluk üzerine film aniden bitiyor. Güle güle 40 dakika.


Notlar

  • Filmin çekimi, montajı, kurgusu, şu su, bu su toplamda 1 hafta sürmüş
  • Filmdeki sis sahneleri için yanan odunların çıkardığı dumandan faydalanılmış
  • Bir sis sahnesi sırasında oyunculardan birinin kıyafeti alev almış ama durum sahne bittikten sonra fark edilebilmiş
  • Film doğrudan vhs için çekilmiş
  • Vhs yönetmene ait iki korku filmi içermekte, iki filmde de neredeyse aynı kadro rol almış
  • Filmin, yönetmenin izni olmadan basılmış birkaç farklı vhs ve dvd sürümü bulunmakta, her farklı basımda film biraz daha düzenlendiğinden filmin uzunluğu da değişmiş
  • Yönetmenin izni ile basılan dvd sürümünde yönetmenle yapılmış 15 dakikalık bir röportaj da bulunuyor
  • Aynı yıl Wes Craven’in de çekmiş olduğu Invitation to Hell  isimli bir film var 

Comments

Popular posts from this blog

S.P.K. - Two Autopsy Films: Human Postmortem (1983)

Two Autopsy Films: Human Postmortem, Avustralyalı endüstriyel müzik grubu S.P.K.’nın yayınlamış olduğu ikinci video işidir. Film / video iki bölümden oluşmaktadır; her iki bölümde de aynı otopsi videosu vardır fakat ilk bölümde otopsi görüntüleri S.P.K.’nın müziği eşliğinde servis edilirken, ikinci bölümde ise otopsi görüntülerinin müzik eklenmemiş orijinal halleri yer almaktadır. Grup hastanede çalışan elemanlardan oluştuğundan otopsi kaydı bulmakta zorluk çekmemiş, bununla birlikte grup albüm kapakları ve canlı performanslarında da çeşitli kadavralardan faydalanmışlardır.     SPK - Live At Sam's Minneapolis  1982 with AT KAFASI Film / video,   PTV’nin First Transmission video yayını gibi posta yolu ile satışa çıkartılmış ve sadece videokaset olarak basılmış. Filmin müzikleri (!) sonrasında kaset formatında korsan olarak basılarak satışa sunulmuş. Grubun elemanlarından Graeme Revell ( EMS, AKS, Oblivion, Operator)  ilerleyen zamanlarda normal filmler için müzikler üret

Psychic TV: First Transmission(1982)

Endüstriyel müziğin anası/babası sayılan Throbbing Gristle 1981 yılında görevini tamamladığını düşünerek dağıldı. Tam olarak ikiye bölünen gruptan Chris Carter ve Cosey Fanni Tutti ''Chris & Cosey'' adı altında müzik yapmaya devam ettiler, grubun diğer yarısı Genesis P-Orridge ve Peter ''Sleazy'' Christopherson'da  Psychic Tv adı altında birleşti ama amaçları bir müzik grubu kurmak değildi. Genesis P-Orridge ''COUM Transmissions'' döneminde sergilediği performans sanatlarına geri dönüş yapmak istiyordu ve bununla birlikte yeni ürettiği işleri canlı olarak yayınlama fikri kafasının içinde yankılanmaya başlamışken PTV'nin ilk adımları atılmış oldu. Adında da anlaşılcağı üzere Psychic Tv bir televizyon kanalı olarak kuruldu ama resmi olarak (haliyle) bir yayın yapamadı. PTV yayınını el altından yaptı ve 4 saatlik First Transmission (İlk Yayın) 2 VHS Kaset olarak yayınlandı. Sadece ''Thee Temple ov Psychick Youth

Samantha Fearson In Nightmare Club (19XX)

Bu film/video hakkında bulabildiğim tek şey kendisi oldu! İnterneti ne kadar kurcalasamda hakkında hiç şey bulamadım. Samantha fearson in nightmare club kısa ve sürprizli bir striptiz videosu, videonun başında gösterinin afişi sayılabilecek çizim  bizi karşılıyor, samantha ekranda belirdiği anda klişe bir striptiz müziği(saksafon ağırlıklı) çalmaya başlıyor ve olay inceden gelişiyor. Üzerinde bir sokak temsili bulunan bir arkaplanın önünde Usulca ve haliyle erotik bir şekilde kıyafetlerini çıkarıp ortalığa saçan   samanatha bununla yetinmeyip vücudundaki fermuarlı gözden (!) iç organlarını da çıkarıp dağıtmaya başlıyor ve ardından derisi yüzülmüş   kafasından peruğunu kaldırıp ayaklarının ucuna bırakıyor, son olarakta izleyicilere karşı alkışlar, ıslıklar ve köpek havlamaları eşliğinde selamını veriyor.